Anneyim ve Depresyondayım
Anne olmak bir kadın için en güzel deneyimlerden biri olarak nitelendirilse de bazı anneler için bu süreç zorlu geçebilmektedir. Annelerin yaşadığı depresif rahatsızlıklara değinirken ilk ele almamız gereken doğum sonrası depresyondur. Eğer sizde bir anne olarak depresyonda olduğunuzu hissediyorsanız Özel Avusturya Sen Jorj Hastanesi Uzm. Klinik. Psikolog Sinem G. Şahin annelik ve depresyon hakkındaki izlenimlerini okumalısınız!
Doğum bir kadının hayatında yaşadığı en büyük değişikliklerden biri. Sadece yeni bir bebek dünyaya gelmiyor, annenin de dünyası büyük ölçüde değişiyor. Bir yanda; kendinden bir parçaya, onun yardımına bakımına muhtaç küçücük bir canlıya hayat vermenin keyfi, bir yanda hayatında olabileceğini düşündüğü değişikliklerin verdiği… Şimdi uzmanımız depresyon ve annelik konusunda önemli bilgiler veriyor.
Annelikle gelen duygu değişimi
Yeni bir varlığı dünyaya getirmek, kadında hem hormonal hem duygusal anlamda değişimler dalgalanmalara sebep olur. Bu nedenlerden dolayı yeni doğum yapmış annelerde ilk on gün annelik hüznü denilen duygulanım durumlarını doğal karşılarız. Fakat bu süreç iki haftadan fazla sürerse o zaman doğum sonrası depresyondan şüphelenilmesi gerekmektedir. Annede ilgi ve enerji eksikliği, yaşamdan zevk alamama hali, şiddetli mutsuzluk, hüzün yada duygu küntlüğü, iştahsızlık, uyku problemleri, bebekle ilgili aşırı kaygı, bebeğin ilgi ve ihtiyaçlarına cevap verememe, suçluluk ve yetersizlik duyguları, konsantrasyon ve bellek sorunlan görülebilir.
Annelerde depresyona yatkınlık
Annede oluşan bu depresyonun nedenlerini incelediğimizde birden fazla faktörün etkili olabildiğini görmekteyiz. Öncelikli olarak annenin henüz hamileyken yada daha öncesinde depresyon geçirmiş olması doğumdan sonraki depresyon riskini arttıran bir etken. Erken yaşta çocuk sahibi olmak, annenin bilişsel ve duygusal olarak kendini hazır hissetmemesi, istenmeyen gebelik durumları, sosyo ekonomik sıkıntıların aşırı stres ve endişe yaratması, eşler arasında problemli bir ilişkinin varlığı, annenin ihtiyaç duyduğu desteği eşinden ve çevresinden bulamaması, daha önce kayıpla sonuçlanmış gebelik deneyimleri, hamilelik sürecinde yaşanan ve annenin psikolojisini etkileyebilecek sarsıcı olaylar (yakınının kaybı, iflas durumları vs…) depresyona neden olabilir. Ayrıca bebeğin sağlığıyla ilgili olumsuz durumlar da annenin suçluluk ve yetersizlik duygularını tetikleyerek depresyona yol açabiliyor.
Mükemmel anne sendromu
Önemli başka bir boyut da mükemmel anne, mükemmel eş ve mükemmel iş kadim olmaya çalışırken arada sıkışıp kalan kadının yaşadığı depresyondur. Doğum sonrası depresyon dediğimiz durumu yaşamasa bile bir süre çocuğuyla ilgilenip sonra iş kariyerine devam etmek isteyen annelerde hem çocuğunun ihtiyacını eksiksiz karşılama çabalan hem de eş olarak görevlerini yerine getirme koşuşturması arasında yaşanan çaresizlik hislerinin yetersizliğe sonrasında da karamsarlık ve depresyona doğru gittiğini görmekteyiz. Bu dönemde kadının eşinden ve yakınlarından destek görmesi ve onay alması depresyonu önleyici ve iyileştirici öncelikli etkenlerdir.
Depresyonlu annenin çocuğuna tutumu
Hem doğum sonrası depresyon hem de annenin daha sonraki dönemlerde yaşadığı depresyon çocuğuna karşı olumsuz tutumlar sergilenmesine neden olur. Çocuğun bilişsel, sosyal ve duygusal gelişiminde anne ile olan önemi göz önünde bulundurulduğunda annenin çocuğa karşı aşırı soğuk ve ilgisiz yada tam tersine aşın korumacı olması yada sert olması çocuğun gelişim alanlarını olumsuz etkileyecektir. Özellikle anne ve çocuk arasında ilk bir yılda gelişmesi gereken güvenli bağlanma yapısı doğum sonrası depresyon yaşayan annelerde sağlıklı bir şekilde gelişemez ve bu da sonraki süreçlerde çocuğun kişilik yapısında sıkıntılara yol açar.
Bu önerilere kulak verin
Anne olduktan sonra bu süreçte kadının kendine zaman ayırabilmesi, dinlenebilmesi, çocuğa dair sorumlulukları eşi ile paylaşıp bütün kendi üstünde hissetmemesi, çevresinden, yakınlarından anneliğine dair takdir görmesi, çocuğuyla tensel temas kurmaya özen gösterip verimli zaman geçirmesi, hafif egzersizler yada yürüyüşler yaparak vücudunu zinde tutması ve öz bakımına dikkat etmesi depresyon oluşumu ve ilerlemesini önleyici faktörler olması adına önemlidir. Hem bireyin kendisi hem de aile içi ilişkiler için oldukça sıkıntı yaratabilecek bu sürecin en kısa zamanda ve sağlıklı bir şekilde atlatılması için geç kalınmadan bir uzmana danışılarak psikoterapi desteği alınması gerekmektedir.
Anne olmak bir kadın için en güzel deneyimlerden biri olarak nitelendirilse de bazı anneler için bu süreç zorlu geçebilmektedir. Annelerin yaşadığı depresif rahatsızlıklara değinirken ilk ele almamız gereken doğum sonrası depresyondur. Eğer sizde bir anne olarak depresyonda olduğunuzu hissediyorsanız Özel Avusturya Sen Jorj Hastanesi Uzm. Klinik. Psikolog Sinem G. Şahin annelik ve depresyon hakkındaki izlenimlerini okumalısınız!
Doğum bir kadının hayatında yaşadığı en büyük değişikliklerden biri. Sadece yeni bir bebek dünyaya gelmiyor, annenin de dünyası büyük ölçüde değişiyor. Bir yanda; kendinden bir parçaya, onun yardımına bakımına muhtaç küçücük bir canlıya hayat vermenin keyfi, bir yanda hayatında olabileceğini düşündüğü değişikliklerin verdiği… Şimdi uzmanımız depresyon ve annelik konusunda önemli bilgiler veriyor.
Annelikle gelen duygu değişimi
Yeni bir varlığı dünyaya getirmek, kadında hem hormonal hem duygusal anlamda değişimler dalgalanmalara sebep olur. Bu nedenlerden dolayı yeni doğum yapmış annelerde ilk on gün annelik hüznü denilen duygulanım durumlarını doğal karşılarız. Fakat bu süreç iki haftadan fazla sürerse o zaman doğum sonrası depresyondan şüphelenilmesi gerekmektedir. Annede ilgi ve enerji eksikliği, yaşamdan zevk alamama hali, şiddetli mutsuzluk, hüzün yada duygu küntlüğü, iştahsızlık, uyku problemleri, bebekle ilgili aşırı kaygı, bebeğin ilgi ve ihtiyaçlarına cevap verememe, suçluluk ve yetersizlik duyguları, konsantrasyon ve bellek sorunlan görülebilir.
Annelerde depresyona yatkınlık
Annede oluşan bu depresyonun nedenlerini incelediğimizde birden fazla faktörün etkili olabildiğini görmekteyiz. Öncelikli olarak annenin henüz hamileyken yada daha öncesinde depresyon geçirmiş olması doğumdan sonraki depresyon riskini arttıran bir etken. Erken yaşta çocuk sahibi olmak, annenin bilişsel ve duygusal olarak kendini hazır hissetmemesi, istenmeyen gebelik durumları, sosyo ekonomik sıkıntıların aşırı stres ve endişe yaratması, eşler arasında problemli bir ilişkinin varlığı, annenin ihtiyaç duyduğu desteği eşinden ve çevresinden bulamaması, daha önce kayıpla sonuçlanmış gebelik deneyimleri, hamilelik sürecinde yaşanan ve annenin psikolojisini etkileyebilecek sarsıcı olaylar (yakınının kaybı, iflas durumları vs…) depresyona neden olabilir. Ayrıca bebeğin sağlığıyla ilgili olumsuz durumlar da annenin suçluluk ve yetersizlik duygularını tetikleyerek depresyona yol açabiliyor.
Mükemmel anne sendromu
Önemli başka bir boyut da mükemmel anne, mükemmel eş ve mükemmel iş kadim olmaya çalışırken arada sıkışıp kalan kadının yaşadığı depresyondur. Doğum sonrası depresyon dediğimiz durumu yaşamasa bile bir süre çocuğuyla ilgilenip sonra iş kariyerine devam etmek isteyen annelerde hem çocuğunun ihtiyacını eksiksiz karşılama çabalan hem de eş olarak görevlerini yerine getirme koşuşturması arasında yaşanan çaresizlik hislerinin yetersizliğe sonrasında da karamsarlık ve depresyona doğru gittiğini görmekteyiz. Bu dönemde kadının eşinden ve yakınlarından destek görmesi ve onay alması depresyonu önleyici ve iyileştirici öncelikli etkenlerdir.
Depresyonlu annenin çocuğuna tutumu
Hem doğum sonrası depresyon hem de annenin daha sonraki dönemlerde yaşadığı depresyon çocuğuna karşı olumsuz tutumlar sergilenmesine neden olur. Çocuğun bilişsel, sosyal ve duygusal gelişiminde anne ile olan önemi göz önünde bulundurulduğunda annenin çocuğa karşı aşırı soğuk ve ilgisiz yada tam tersine aşın korumacı olması yada sert olması çocuğun gelişim alanlarını olumsuz etkileyecektir. Özellikle anne ve çocuk arasında ilk bir yılda gelişmesi gereken güvenli bağlanma yapısı doğum sonrası depresyon yaşayan annelerde sağlıklı bir şekilde gelişemez ve bu da sonraki süreçlerde çocuğun kişilik yapısında sıkıntılara yol açar.
Bu önerilere kulak verin
Anne olduktan sonra bu süreçte kadının kendine zaman ayırabilmesi, dinlenebilmesi, çocuğa dair sorumlulukları eşi ile paylaşıp bütün kendi üstünde hissetmemesi, çevresinden, yakınlarından anneliğine dair takdir görmesi, çocuğuyla tensel temas kurmaya özen gösterip verimli zaman geçirmesi, hafif egzersizler yada yürüyüşler yaparak vücudunu zinde tutması ve öz bakımına dikkat etmesi depresyon oluşumu ve ilerlemesini önleyici faktörler olması adına önemlidir. Hem bireyin kendisi hem de aile içi ilişkiler için oldukça sıkıntı yaratabilecek bu sürecin en kısa zamanda ve sağlıklı bir şekilde atlatılması için geç kalınmadan bir uzmana danışılarak psikoterapi desteği alınması gerekmektedir.